top of page

Gürültü Kirliliği: Kim Ne Kadar Etkileniyor?

  • Yazarın fotoğrafı: hseturkiye
    hseturkiye
  • 1 gün önce
  • 2 dakikada okunur


Avrupa Çevre Ajansı’nın (AÇA) son raporuna göre, Avrupa’da yaşayan her beş kişiden biri, zararlı düzeyde ulaşım gürültüsüne maruz kalıyor. Bu durum, gürültüyü hava kirliliği ve aşırı sıcaklardan sonra en ölümcül üçüncü çevresel tehdit haline getiriyor.

Gürültü Kirliliği ile başa çıkmaya çalışan insanlık

Gürültü Kirliliğinin Ana Kaynağı Karayolu Trafiği

Ulaşım kaynaklı gürültünün en büyük payı, karayolu trafiğine ait. AB’nin Çevresel Gürültü Direktifi’nde (END) belirlenen gündüz-akşam-gece dönemi için 55 desibel (dB) eşik değerinin üzerinde gürültüye yaklaşık 92 milyon kişi maruz kalıyor. Bu ölçüm, insanların gece boyunca gürültüye karşı daha hassas olduğu gerçeğini de hesaba katarak 24 saatlik ortalama değer şeklinde hesaplanıyor.

Demiryolu gürültüsünden yaklaşık 18 milyon kişi, hava trafiğinden kaynaklı gürültüden ise 2,6 milyon kişi etkileniyor.


Gürültü Sağlığı Nasıl Etkiliyor?

31 ülkeyi kapsayan ve her 5 yılda bir yayımlanan “Avrupa’da Çevresel Gürültü” raporuna göre, ulaşım kaynaklı gürültü kirliliği nedeniyle uyku düzeni bozuluyor, fizyolojik stres artıyor ve her yıl yaklaşık 66 bin erken ölüm bu durumla ilişkilendiriliyor. Gürültü ayrıca kalp hastalıkları ve diyabet gibi kronik rahatsızlıkları da tetikleyebiliyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) karayolu trafiği için sınır değeri 53 dB olarak belirliyor. Bu standarda göre bakıldığında Avrupa’da her üç kişiden biri sağlığı tehdit edebilecek seviyede gürültüye maruz kalıyor.


En Çok Hangi Ülkeler Gürültüden Etkileniyor?

Toplam sayı açısından Fransa, gündüz ve gece ortalamalarına göre ulaşım gürültüsünden en fazla etkilenen ülke. Ülkede yaklaşık 24 milyon kişi karayolu, demiryolu ve hava yolu gürültüsüne maruz kalıyor. Sadece gece dönemi değerlendirildiğinde ise Almanya öne çıkıyor; yaklaşık 15 milyon Alman, gece gürültüsünden olumsuz etkileniyor.

Yüzde olarak bakıldığında durum değişiyor. Kıbrıs ve Lüksemburg’da nüfusun yüzde 50’sinden fazlası zararlı düzeyde gürültüyle karşı karşıya. Fransa ve Avusturya da oransal olarak yüksek riskli ülkeler arasında yer alıyor. Buna karşılık Estonya, Slovakya ve Portekiz gibi ülkelerde nüfusun yüzde 10’undan daha azı END eşik değerlerinin üzerinde gürültüye maruz kalıyor.


Gürültü Kirliliğini Azaltmak Mümkün mü?

AB’nin hedefi, ulaşım kaynaklı gürültüden kronik olarak rahatsız olan kişi sayısını 2030 yılına kadar 2017’ye göre yüzde 30 azaltmak. Ancak mevcut ilerleme bu hedefin uzağında kalıyor. Raporda, bu konuda hızlanmak için çeşitli önerilere de yer veriliyor:

  • Karayolu trafiği: Şehirlerde hız sınırlarının düşürülmesi, daha sessiz lastiklerin kullanılması.

  • Demiryolu trafiği: Daha sessiz fren sistemlerinin yaygınlaştırılması, ray ve tren bakımlarının iyileştirilmesi, yük trenlerinin modernize edilmesi.

  • Hava yolu trafiği: İniş ve kalkış düzenlerinin yeniden planlanması ve daha düşük sesli uçakların tercih edilmesi.

Bunlara ek olarak, düşük gürültülü asfalt, binalarda yalıtım çalışmaları ve gürültü bariyerleri de sıkça kullanılan yöntemler arasında.


Yeşil Alanlar ve Sessiz Bölgelere Erişim

Araştırmada dikkat çekilen bir diğer önemli konu, yeşil alanların gürültüyle ilişkisi. Natura 2000 ağına dahil koruma altındaki alanların yüzde 29’u, ulaşım kaynaklı gürültüden olumsuz etkileniyor. Bu durum, Avrupa’nın biyoçeşitlilik hedeflerini de riske atıyor.


Yeşil alanların korunması ve bu bölgelerin sessiz tutulması, insanların hem psikolojik hem de fizyolojik olarak gürültü stresinden uzaklaşmasına yardımcı oluyor. Sessiz parklar, doğal koruma alanları ve ulaşım hatlarından uzaklaştırılmış yeşil bölgeler, gürültü kirliliğiyle mücadelede önemli bir unsur.


Sonuç


Avrupa ülkeleri, ulaşım gürültüsünü azaltmak için önemli adımlar atmak zorunda. Daha sessiz şehirler, sağlıklı topluluklar için bir lüks değil, bir gereklilik. Araçlardan uçaklara kadar alınacak küçük önlemler, milyonlarca insanın sağlığını koruyabilir.



Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page